top of page

Hurry Up Tomorrow


The Weeknd, 13 yıl sonra 22 şarkılık Hurry Up Tomorrow albümüyle ikinci üçlemesini tamamladı. 

2020’nin After Hours albümü yeni nesil elektronik rüyasını, 2022’nin Dawn FM’i nostaljik pop şölenini sunarken, Hurry Up Tomorrow büyük bir final olarak geliyor. Tesfaye, bu albümü “The Weeknd’in son selamı” olarak tanımlıyor ve belki de sahne ışıklarını sonsuza dek kapatmayı planlıyor. Ancak bu gerçek mi, yoksa zekice kurgulanmış bir pazarlama stratejisi mi?

2023’te verdiği bir röportajda Tesfaye, Hurry Up Tomorrow albümünü bir tür “kimlikten arınma” süreci olarak tanımlamıştı:

“Bu albüm muhtemelen The Weeknd olarak son dansım. Müzik yapmaya devam edeceğim ama belki Abel olarak, belki de tamamen farklı bir kimlikle… Ama The Weeknd’i öldürmek istiyorum.”

Albüm, Thriller’a benzer karanlık ama dans ettiren bir atmosferle açılıyor. “Wake Me Up” adlı parça, 80’lerin ikonik ritimlerini çağrıştırarak Michael Jackson’a açık bir selam gönderiyor.

The Weeknd, Hurry Up Tomorrow albümünü yayımladıktan hemen sonra Kuzey Amerika’yı kapsayan dev bir stadyum turnesi duyurdu. Detroit, Chicago, New Jersey, Seattle, Los Angeles, Miami ve Toronto gibi büyük şehirleri kapsayan bu görkemli turnede, The Weeknd’e Playboi Carti ve Mike Dean eşlik edecek. 

Birçok eleştirmen, The Weeknd’in bu albümle müzikal olarak söyleyeceklerini tamamladığını, ancak bunu inanılmaz bir prodüksiyon ve bestecilik yeteneğiyle sunduğunu düşünüyor. Hurry Up Tomorrow, yalnızca bir albüm değil, aynı zamanda bir veda mektubu, bir manifesto.


Comments


bottom of page