Tame Impala Döndü: Deadbeat
- Öykü Gül
- 18 Eki
- 1 dakikada okunur
Kevin Parker’ın Fremantle ve Injidup’taki stüdyolarında kaydedilen albüm, Avustralya’nın batısındaki “bush doof” kültüründen, yani açık hava rave partilerinden ilham alıyor.

Tame Impala, beş yıllık sessizliğin ardından 17 Ekim 2025’te yayımladığı Deadbeat albümüyle yeniden sahnede. Deadbeat, 12 parçadan oluşuyor ve “End of Summer”, “Loser” ve Sarah Aarons ile ortak yazılan “Dracula” gibi önceden yayımlanmış single’ları da içeriyor. “Dracula”, Tame Impala’nın Billboard Hot 100 listesine ilk kez giriş yapan şarkısı oldu.
Albüm, Parker’ın psikodelik rock ile elektronik müzik arasındaki geçişini sürdürüyor. Financial Times, albümü “house ve techno yönelimli, prodüksiyon açısından kusursuz ama duygusal olarak mesafeli” olarak tanımlıyor. The Guardian ise albümün karanlık bir iç hesaplaşma taşıdığını, “başarı baskısı ve yalnızlık hissi”nin her parçada hissedildiğini yazdı. Stereogum ise eleştirisini “sofistike ama melodik açıdan durağan” diyerek özetledi.
Müziğin merkezinde ise Parker’ın ritmik deneyleri var. Deadbeat, Tame Impala’nın önceki albümlerine göre daha hareketli, dansa dönük bir yapıya sahip. 2020 tarihli The Slow Rush’ın içe dönük temalarını geride bırakıyor ve açık hava rave’lerinin enerjisini yakalamaya çalışıyor. “End of Summer”da ambient tınılar house ritimlerle birleşirken, “Loser” groove ağırlıklı bir parçaya dönüşüyor. Parker, synth katmanlarını sadeleştirip vokalleri ön plana taşıyor.
Tame Impala bu albümle yeni bir yön arıyor; ne tam bir dans albümü, ne de klasik anlamda bir psikodelik kayıt. Deadbeat, bir müzisyenin geçmişini unutmadan yenilenme çabası. Eleştiriler farklı olsa da, Parker hâlâ kendi sesini yeniden tanımlamaya çalışan çağının en özgün figürlerinden biri.




Yorumlar